Haberler

Portakal’ın tadı yok!

Haber Tarihi: 23 Eki 2014

Portakal’ın tadı yok!

Antalya Film Festivali, 2000’lerden itibaren müthiş bir ilgi kaybına uğramaya başladı…Günümüzün yıldızları festivale katılmıyor… Ödül alan film ve oyuncuları ise bir avuç sinemacıdan başka tanıyan yok. Bugün yaşları 50’yi,60’ı devirse de Türk Sineması denince akla hemen Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Tarık Akan, Kadir İnanır, Cüneyt Arkın, Hale Soygazi, Metin Akpınar, Zeki Alasya, Ediz Hun, İzzet Günay, Selda Alkor, Yılmaz Güney, Fikret Hakan, Gülşen Bubikoğlu, Perihan Savaş gibi isimler geliyor…

Bu yaşayan efsaneler 1964 yılından itibaren Antalya Altın Portakal

Film Festivali’nde yarıştılar…Festivalin sadece Antalya’da değil, yurt

çapında ünlenmesinde, izlenmesinde vazgeçilmez isimler oldular…

Ancak, 70’lerin ikinci yarısı ile televizyonun da etkisiyle birlikte yerli

sinema seyirci krizine girdi… 80’lerde bir yandan yeni kuşak

sinemacıların soyut konuları işleyen toplumdan kopuk filmlerine

rağbet etmeyen seyirci, Cüneyt Arkın Kemal Sunal filmleri ile idare

etmeye çalışıyordu…O dönemin en çok gişe yapan filmleri Züğürt

Ağa ve Muhsin Bey olurken yılların oyuncusu Şener Şen efsanesi

doğuyordu…Ve Türk Sineması’nı krizden çıkaran da onun filmleri

oldu…

1988 yılında vizyona giren ve 1milyon barajını aşan Arabesk. 1993

yılında yine milyon barajını aşan Amerikalı. Ve 1996 yılında 3 milyon

barajını aşan Eşkıya…Hepsinde Şener Şen imzası vardı…

Yerli sinemanın önünü, yıllarca Yeşilçam’ın kahrını çeken Şener Şen

Açtı, açmasına da kadayıfın kaymağını da Yeşilçam ile ilgisi

olmayanlar, özelliklede komedyenler yemeye başladı…

2000’lerden itibaren adeta bir komedi tsunamisi yaşandı. Vizontele

serisi ile Yılmaz Erdoğan, GORA ve AROG,Yahşi Batı ile Cem

Yılmaz, 4 adet Recep İvedik ile Şahan Gökbakar, 3 adet Eyvah

Eyvah’la Ata Demirer rekorları alt üst etti… Bu arada bir arabesk

şarkıcısı olan Mahsun Kırmızıgül, Beyaz Melek,Güneşi Gördüm,

Newyork’ta 5 Minare filmleriyle iyi gişe yapan usta işi, filmlere imza

attı…

İlginçtir, yerli filmler seyirci rekorları kırarken, Antalya’da

2000’lerden itibaren çoğunlukla sanatsal filmler ödül alıyor. Ama ne

oyuncular, ne film halkın ilgisini çekmiyor, gişede hüsrana uğruyordu.

Festivale toplumu peşinden sürükleyecek reytingi yükseltecek

Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalioğlu, Beren Saat, Bergüzer Korel,

Halit Ergenç, Ayça Bingöl, Tuğba Büyüküstün,Şahan Gökbakan,

Mahsun Kırmızıgül gibi isimler gitmiyor, çare hep eski tüfeklerden

aranıyordu. Geriye de neredeyse kapalı devre, renksiz, toplumun

ilgisini çekmeyen bir festival kalıyor…

Ve en önemlisi, son yıllarda ödül alan oyuncuların çoğu neredeyse bir

filmlik… Devamı yok, tanıyan yok!...

Küçük bir örnek: Geçen yıl en iyi oyuncu seçilen Zeynep Çamcı

Hakan Yufkacıgil, Geçenlerde sona eren 51. Altın Portakal’da ise Nesrin

Cavadzade ile Serkan Keskin en iyi oyuncu ödülü aldı.

Çıkın sokağa sorun bakalım bu oyuncuları tanıyan var mı? Filmlerin gösterime

girecek salon bulması da şüpheli…

Bunları kesinlikle oyuncuları, filmleri küçümsemek adına söylemiyorum. Asla

haddim değil…

Söylemek istediğim şu:

Antalya Film Festivali’nin reytingi yerlerde…. Eski şaşaalı günlerine dönmesi

için önünde iki yol var.

Birincisi: Cannes’da da gişe amacı gütmeyen sanatsal filmler yarışıyor. Ama

Dünya starları festivale konuk olarak katılıp reytingi zirveye taşıyor… Bizim

çok bilmişler neden bunu başarıp, starlarımızı Antalya’ya çekemiyor?

İkincisi: Halkın sevdiği, rekorlara taşıdığı filmler için neden maddi ve manevi

özendirici bir kategori oluşturulamıyor.